Komplo İnançlarının Oy Verme Davranışına ve Siyasi Eylemlere Etkisi


Sinan Alper, Yaşar Üniversitesi Psikoloji Bölümü


Tuğçe Erçetin: Merhaba, ben Tuğçe Erçetin “Seçmen Ne İster?“ podcast serisine hoş geldiniz. Bugün serimize Yaşar Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nden Sinan Alper ile devam ediyoruz. Hocam, hoş geldiniz.

Sinan Alper: Hoş bulduk, merhabalar.

T.E: Hocam, bildiğiniz gibi bugün sizinle “Komplo İnançlarının Oy Verme Davranışına ve Siyasi Eylemlere Etkisi“ konusunu konuşacağız. Daha önce biz komplo teorilerine dair konuştuk. Sizinle biraz psikolojik boyutu ile de ilerlemek istiyoruz. Öncelikle komplo teorilerini nasıl tanımladığınızı sormak istiyorum, yani komplo teorilerine inanç ne anlama geliyor?

S.A: Komplo teorisinin ne anlama geldiği aslında Sosyal Psikoloji ve aynı zamanda Felsefe literatüründe de bayağı tartışmalı bir konu. Yani böyle tek bir net, herkesin üzerinde konsensüs sağladığı bir tanımı yok diyebiliriz. Basitçe tanımlamak gerekirse, yani birçok insanın en azından üzerinde uzlaşacağı tanım; bir grup insanın (burada bir grup olması önemli çünkü beraberce bir şey yaptıklarını varsayıyoruz) gizli bir şekilde bizim zararımıza olacak bir plan yürüttüklerine dair inanç. Yani bir grup insan bir araya geliyor, birbirleriyle yardımlaşarak, koordine bir şekilde bir şey yapıyorlar, bu yaptıkları şeyin gizli olması lazım çünkü komplo olması için gizli ve yüzeyde gözükmeyen bir şey olması ve aynı zamanda bizim zararımıza olan bir şey olması lazım. Bu tarz şeylere inanan insanların komplo inançları yüksek diyoruz ama tabii komplo teorileri, komplo teorisi dediğimiz zaman hep yanlış olan uydurma olan şeyler akla geliyor ama halbuki tarihte birçok komplonun da gerçekten yaşandığına da tanık oluyoruz. Dolayısıyla, aslında sadece böyle bir inanca sahip olmanız o şeyin yanlış olduğu anlamına gelmiyor. Bazen haklı da olabilirsiniz ama bu teorilere inanan insanlar genelde hemen hemen her şeye inandıkları için, inandıkları çoğu şey genelde yanlış çıkıyor.

T.E: Peki, siz şöyle bahsettiniz, yani bir grup insan ve gizli olma durumu ya da hemen hemen her şeye inanan kişilerden bahsediyorsunuz. Şöyle söylemek de mümkün mü? Yani komplo teorilerine inananlara baktığımızda ya da kimler inanıyor diye sorguladığımızda bir profil çizmek mümkün mü? Mesela peki kimler inanıyor desek  bunun spesifik bir ya da daha genel bir cevabı var mı?

S.A: Aslında iki boyutu var. Bir tanesi insanların kimlikleriyle ilgili bir konu, ona belki birazdan biraz daha ayrıntılı gireriz, oy vermeyle ilişkisini düşündüğümüzde. Bazı belli siyasi görüşlerden insanlar veya ülkenin siyasi atmosferi komplo inancını tetikleyebiliyor. Bir de bireysel boyutu var. O bireysel boyutunda da insanların akıl yürütme becerileri devreye giriyor. Birçok çalışma şunu gösteriyor; analitik, derinlemesine düşünme becerisi daha yüksek olan insanlar veya bilimsel akıl yürütme becerisi daha yüksek olan insanlar genelde daha az inanıyorlar komplo teorilerine, daha eğitimli insanlar daha az inanıyor aynı şekilde. Dolayısıyla, aslında mantıklı, rasyonel düşünme becerisiyle ters bir ilişki gösteriyor. Ne kadar rasyonel düşünebiliyorsanız komplo inancınız da o kadar düşük oluyor. Ama dediğim gibi insanların kimlikleriyle de ait oldukları gruplarla da ilişkisi var.

T.E: Peki, komplo teorileri oy verme davranışını nasıl etkiliyor? Bir kısmı sonra konuşuruz demiştik. Oradan belki devam edebiliriz.

S.A: İlginçtir, komplo teorileri hem oy verme davranışını etkiliyor hem de oy verme davranışı komplo teorilerini etkiliyor. Şimdi ilkinden başlarsak, komplo inançları daha yüksek olan insanlarşu partiye daha yüksek oy veriyorlar gibi bir şey çok yok ama oy verme ihtimalleri daha az, öyle bir bulgu var. Yani komplo inançları çok yüksek olan insanların gidip de seçim günü oy kullanma olasılıkları görece azalıyor. Neden azalıyor? Onu da şöyle açıklayabiliriz belki, Siz yüzlerce yıldır var olan gizli bir örgütün dünyadaki tüm siyasi olayları şekillendirdiğine inanıyorsunuz diyelim, böyle bir durumda sizin için önümüzdeki seçimlerde kimin Cumhurbaşkanı, Başbakan, Başkan seçileceği önemini kaybetmeye başlıyor. Çünkü diyorsunuz ki kim seçilirse seçilsin zaten başa gelen kişi arkadaki gizli bir örgütün kuklası olacak. Dolayısıyla, bütün bunların aslında bir anlamı yok gibi düşünmeye meyilli olduğumuz için daha formal seçmen davranışlarına girme ihtimaliniz azalıyor, oy vermek gibi veya aynı şekilde siyasi eylemlere katılmak veya imza kampanyalarına katılmak gibi bunları da böyle formal davranış olarak alırsak, bunlara katılma ihtimali de azalıyor. Ama ne artıyor derseniz o da daha informal olan, bazen yasa dışı olan hatta, siyasi eylemlere katılma ihtimali de artıyor. Bunlar ne, komplo inançları yüksek olan insanlar örneğin daha illegal eylemlere katılmak, bir yere bir grafiti yapmak, bir şeyi sabote etmek  gibi eylemlere katılma niyetleri de artıyor. Aslında bunun yakın geçmişte birçok örneğini de gördük. En basit en yakın örneklerinden bir tanesi işte COVID-19 pandemisinin başlarında insanlar 5G baz istasyonlarına saldırdılar, mesela Avrupa'nın bazı ülkelerinde bunları yıktılar. Veya daha politik bir örnek verirsek,  Donald Trump başkanlık seçimini kaybettikten sonra resmi olarak Joe Biden'a geçeceği gün, 6 Ocak 2021 yanlış hatırlamıyorsam, insanlar bir komplo teorisi etrafında kenetlenip bir illegal eyleme girdiler. Komplo teorisi neydi burada? Aslında Trump'ın seçimi kazandığı ama bir şekilde bunun örtbas edildiği, hile yapıldığı gibi temelsiz, aslında hiçbir kanıta dayanmayan bazı iddialar vardı ve bu iddialara inanan insanlar meclis binasını bastılar, yağmaladılar. Birçok siyasetçi ciddi tehlike geçirdi ve bu da bir önemli bir örneği bu komplo teorisine inanmanın oy verme davranışını nasıl etkilediğine dair. Bir de şunu da söyleyeyim,  bu ilişki ters yönde de gidebiliyor; yani oy verme davranışı sebebiyle veya seçim sonucu sebebiyle komplo inançları da değişebiliyor. Yakın zamanda yapılmış bazı çalışmalar var bununla ilgili. Amerika'da örneğin iki farklı seçimde insanları bir seçimden önce komplo inançlarını ölçüyorlar, bir de seçimden sonra ölçüyorlar. Eğer seçimin kaybeden tarafındaysanız, yani sizin verdiğiniz aday veya parti seçimi kaybettiyse seçimden önceki ana göre ona kıyasla komplo inancı da artıyor insanların. Bu da aslında beklenecek bir şey, çünkü bir şekilde kaybetmişsiniz ve şüphelenmeye başlıyorsunuz, acaba ben burada bir “kazık” mı yiyorum, bir şey mi oluyor, tehlike altında mıyım diye ve bunun da komplo inançlarını bir nebze artırdığı bulunmuş.

T.E: Seçimlere gelmeden önce aslında sizin verdiğiniz örneklerden biraz devam etmek istiyorum. Belki eklemek istedikleriniz de olur. Siz şey örneğini vermiştiniz. Yani belirli bir grup veya örgütün bir şeyleri şekillendirdiğine inanma durumu ve bu böyle durumlarda kimin seçilip seçilmediği de önemsiz kalabiliyor çünkü orada hâlihazırda inanılan bir ve bir şeylerin şekillendirdiğine inanılan gruplar ya da örgütler var gibi. Peki, bu inanç durumunda komplo teorileri siyasi eylemleri nasıl etkiliyor? Mesela, siz grafiti yapmak üzerinden bahsettiniz ya da 5G örneğini verdiniz. Hangi komplo teorileri siyasi eylemleri etkiliyor veya nasıl etkiliyor? Bunların dışında örnek vermeniz mümkün olur mu?

S.A: Komplo teorilerinde tabii daha evrensel şeyler de var.  Ama birçoğu da, siyasetle ilgili olanları en azından, daha yerel şeyler. Yani örneğin, Amerika'da seçimler çalındı mı, çalınmadı mı? Amerikalıların çok aşina olduğu ama Türkiye'de birçok insanın bilmeyeceği şeyler. Türkiye'de de benzerleri var. Avrupa'nın farklı ülkelerinde, örneğin İngiltere'de BREXIT döneminde birçok komplo teorisinin dolaşıma girdiği gördük. Dolayısıyla, çok evrensel spesifik örnek vermek her ülke için çok uygun olmayabilir ama komplo teorilerinin tür olarak kategorik olarak bazı farklı türleri olduğunu biliyoruz. Bunlar da farklı siyasi görüşten insanlara hitap ediyor aslında. Örneğin bizim yakın zamanda Roland Imhoff isimli bir araştırmacı ile beraber bir yayınımız vardı. Orada şunu bulduk kısaca; sağcı veya solcu, ikisine de hitap eden farklı türde komplo teorileri var. Yani sadece sağcılar inanır, sadece solcular inanır diyemiyoruz çok fazla. Her ne kadar sağcılar genel ortalamaya baktığımızda biraz daha meyilli olsalar da,öyle bulgular da var… Solculara kıyasla, sağcılar biraz daha meyilli ama yine de ikisine de hitap eden şeyler var. Mesela solculara hitap eden komplo teorileri bizim belki ülkemizde de biraz izdüşümünü görebildiğimiz şeylerden bir tanesi, ekonomik krizlerin büyük bankalarca veya büyük şirketlerce, çok uluslu firmalarca kasıtlı olarak çıkarıldığı; yani aslında şirketler iyi niyetli davransalar ekonomik krizin çıkmayacağına dair bir iddia. Aslında bu genelde Avrupa çapında daha solcuların inandığı bir komplo teorisi ama ülkemizde tabii daha muhafazakâr sağ seçmende karşılığı olduğunu görüyoruz. Bunun nasıl bir karşılığını gördük? İşte BİM'in, A101’in vesairenin bu tarz marketlerin kasıtlı olarak zam yaptığı, enflasyonu bilerek arttırdığı gibi iddialar vardı. Her ne kadar son birkaç ayda birçok farklı gelişme sebebiyle gündemden düşmüş olsa da belli bir dönem çok konuşuldu. Daha sağ muhafazakâr kitleyehitap eden komplo inançları genelde yabancı insanlarla ilgili, “dış güçler” anlamında bir yabancı güçler de olabilir veya işte göçmenler veya etnik azınlıklar ülkedeki, dini azınlıklar veya dünya görüşü “normalin” ötesinde görünen, cinsel yönelim açısından azınlık olan gruplar gibi. Bunlarla ilgili komplo inançları biraz daha yüksek oluyor. Dolayısıyla, siyasi görüşe göre aslında farklılaşıyor ve yani sizin sorunuza da şöyle tekrar geri dönüp bağlayacak olursak; aslında siyasetçiler de bunun farkındalar ve bunu bir enstrüman olarak kullanıyorlar. Bununla ilgili birçok çalışma, bulgu da var. Yani komplo inancını doğru olup olmamasından bağımsız olarak kendi seçmen kitlesini konsolide etmek için siyasi liderler aktif olarak kullanıyorlar ve işe yarıyor gibi de gözüküyor.

T.E: Peki, biraz daha Türkiye'ye bakacak olursak, bir seçim dönemi geliyor ve şu ana kadar bildiğimiz üzere az bir süreç var. Bir yanda da çok yoğun gündemi olan bir süreç. Sizce önümüzdeki seçimlerde siyasi eylemlerin ya da bu bahsettiğimiz konuların bir arada düşünüldüğü zaman etkili olmasını bekliyor musunuz? Etkili olacak mı?

S.A: Özellikle seçim sürecinde ben çok aktif bir şekilde kullanılacağını düşünüyorum farklı komplo teorilerinin, dediğim gibi bunların bazıları gerçek de çıkabilir. O çok ayrı bir tartışma ama burada tabii şunu ilk önce şu ayrımı yapayım sorunuzu cevaplamadan önce gerçek de çıkabilir diyorum arada ama burada şunu ayırt etmemiz lazım, eğer bir kanıta bir delile, bir çeşit gözleme dayanan bir komplo iddiamız varsa, belli kanıtlar üzerinden bu grup gizlice bize karşı bir şey yapmaya çalışıyor olabilir gibi bir iddiamız varsa bu çok irrasyonel değil, mantıklı sayılabilecek bir iddia. Ama sadece iç güdümüze dayanarak bize öyle geliyor, bir şey hissediyoruz gibi sezgiye dayanan bir iddiamız varsa o zaman bu mantıktan gitgide uzaklaşıyor. Bizim aslında karşı olmamız gereken ikincisi yani sadece sezgiye dayanan. Şimdi soruya geri dönecek olursak, birçok sezgiye dayanan da aynı zamanda kanıta dayanan da komplo iddiası göreceğiz ki görüyoruz da. Burada belki son yani birkaç gün öncenin gündeminden bahsedersek işte Altılı Masa dağıldı mı? Dağılacak mı? Şöyle mi olacak, böyle mi veya dağılırsa niye dağılacak? Gerçek sebebi var mı? Burada aslında yavaş yavaş biraz komplo teorisine kayıyor gibiyiz çünkü karşı tarafın bir iddiası var. Örneğin diyor ki, biz şu sebeple anlaştık veya anlaşamadık ama biz o açıklamaya inanmıyoruz ve farklı bir şey, farklı bir açıklama düşünmeye başlıyoruz. Eğer bu farklı açıklamamız bizim belli sistematik bir düşünmeye, belli kanıt silsilesine dayanıyorsa hiçbir problem yok çünkü siyasetçiler bize gerçekten yalan da söylüyor olabilir, bizi manipüle de etmeye çalışıyor olabilir ama, koltuğunuzda otururken aklınıza gelen bir şeyse ve acaba şöyle mi olur, böyle mi olur diye düşünerek bunu örneğin paylaşıyorsak direkt sosyal medyada, bunun muhtemelen gerçeklikte bir karşılığı olmayacak. Bu tarz iddiaları önümüzdeki dönemde çok göreceğiz. Bu masa niye dağıldı, niye dağılmadı? O aday şöyle mi? Aslında niyeti böyle mi? Bunlar acaba gizli gizliden gizliye perde arkasında el mi sıkıştı? Düşman gibi görünenler aslında iş birliği mi yapıyorlar? Acaba şöyle bir niyetleri mi var? gibi iddiaları çok fazla göreceğiz. ikinci muhtemelen çok net göreceğimiz iddialardan bir tanesi seçim günü olacak, seçim günü ve ertesinde. Örneğin Suriyeli göçmenlere oy kullandırılıyor denilecek muhtemelen. İşte şurada sandıktaki oylar çöpe atıldı vesaire gibi. Bunların şunu tekrar söylemek istiyorum. Çok sık yanlış anlaşılan bir şey çünkü bu eğer bir kanıta dayanıyorsa bu tabii ki iddia edilebilir yani ben bugünden şunun sözünü veremem, böyle bir şey asla yaşanmayacak, benim böyle bir pozisyonum yok. Ben böyle bir şeyin garantisini veremem ama somut kanıta dayanmayacak şekilde olduğunda bile böyle iddiaları ortaya atıldığını göreceğiz. Yani doğru olmadığında dahi atıldığını göreceğiz, bunlar da tabii bir güvensizlik oluşturacak insanlarda. Tabii, şöyle bir şeytanın avukatlığını da yaparsak, insanların aşırı güvensiz olması ve bu tarz iddiaların çok fazla dolanıyor olması her zaman çok zararlı bir şey mi halk için? Bu da belki tartışmaya açık çünkü Türkiye seçim güvenliği konusunda bir dünya markası değil. Yani birçok şüphe uyandıran veya prosedüre çok uymayan şeylerin yaşandığı oldu geçmiş seçimlerde. Dolayısıyla, insanların gereğinden fazla şüpheci olmasında ne kayıp var yani en azından gereğinden daha az şüpheci olmalarından daha iyidir gibi de düşünebiliriz. Yani seçim bir şekilde güvenli bir şekilde yapıldığı sürece o süreçte insanların aşırı güvensiz olması ve aşırı tetikte olması belki adaptif bir durum bile olabilir. Bununla ilgili şeyler de var zaten Sosyal Psikoloji literatüründe. Belli durumlarda işte yolsuzluğun, hukuksuzluğun çok yüksek olduğu ortamlarda belki komplo inançların çok yüksek olması da adaptif bir şey olabilir çünkü insanları tetikte tutuyor gibi iddialar ve bulgular da var. Bu belki Türkiye içinde biraz geçerli olabilir.

T.E: Peki, bu bahsettiğiniz iddiaların ya da güvensizliklerin, şüphelerin farklı siyasi eylemlere yansımasını bekliyor musunuz? Mümkün olur mu?

S.A: Nasıl bir siyasi eylemden bahsediyorsunuz, örnek verebilir misiniz?

T.E: Yani ilk örneğinize geri dönersek, mesela grafiti yapmaktan ya da farklı protestolardan bahsediyoruz. Siz de bu konuda işte özellikle Suriyeliler çerçevesinde bir örnek verdiniz, iddialardan, belki de en güçlü olabilecek iddialardan biri bu. Bu farklı bir şeye dönüşebilir mi sizce?

S.A: Yani dönüşebilir tabii ki. Özellikle dediğim gibi seçim sürecinde şu an benim bir şeyi öngörmem çok zor çünkü her gün gündem değişiyor biliyorsunuz yani iki gün öncesiyle bugün çok farklı. Hatta oluşan siyasi kamplar bile bir anda farklılaşabiliyor ama daha informal diyebileceğimiz daha işte resmi bir siyasi eyleme katılmak gibi değil de belli sabotajlar; deprem döneminde yaşadık biz bu Suriye'ye göçmen olayını, bazı insanlar işte linç edildi, “bunlar Suriyeli ve yağmalıyorlar binaları” diye ama birçoğu sonradan yağmalamadığı hatta bazılarının Suriyeli bile olmadığı zaten ortaya çıktı. Bunu seçim döneminde de bunun işte oy verme “bu kişilere işte çıkmış, belli sandıkta kullanacaklarmış bunlara haber gitmiş” vesaire gibi söylentileri çok duyacağız veya sokakta sokağa inilmesi durumu olursa burada tabii ki bir çatışmalı ortam olabilir, seçim sürecinde ama benim daha garanti olarak beklediğim seçim garanti derken yani bunu olumsuz anlamda söylüyorum. Seçim sonucu ne olursa olsun seçimlerden sonra biz bu konuları konuşuyor olacağız. Örneğin şu andaki hükümet kazanırsa tekrar seçimi muhalefetin birtakım iddiaları olacak seçim güvenliğiyle ilgili, aynı şekilde muhalefet kazanırsa hükümetin iddiaları olacak ve bunun somut örneğini biz İstanbul Büyükşehir Belediyesi seçimlerinde yaşadık. Aslında bir nevi temelsiz bir iddiaydı. Ne kadar komplo teorisi denir bilmiyorum ama temeli olmayan, somut kanıta dayanmayan bir iddia üzerine aslında seçim tekrarlandı. Buna benzer şu anki seçimdeki riskler iki tarafın da aldığı veya kazanacağı şeyler daha da büyük olduğu için bu tarz iddialara, seçim güvenliğine dair komplo teorilerini ve buna dair belki sokak eylemlerini, belki çatışma ortamını beklemek mümkün. Umarım olmaz yani olsun diye tabii ki demiyorum ama sanki olurmuş gibi geliyor, bugünden bakınca.

T.E: Sinan Hocam, aydınlatıcı ve keyifli sohbetiniz için çok teşekkür ederiz.

S.A: Ben teşekkür ederim, davetiniz için çok sağ olun.

T.E: “Seçmen Ne İster?“ serimizin bu bölümünü sonlandırıyoruz. Tartışmalarımıza devam edeceğiz. Herkese iyi günler dilerim.


Meraklısına Önerilen Okumalar:

Imhoff, R., Dieterle, L. & Lamberty, P. (2020). Resolving the puzzle of conspiracy worldview and political activism: Belief in secret plots decreases normative but increases nonnormative political engagement. Social Psychology and Personality Science. 12(1).

Imhoff, R. et al. (2022). Conspiracy mentality and political orientations across 26 countries. Nature Human Behaviour. 6, 392-403.

Jolley, D. Et al. (2022). Examining the links between conspiracy beliefs and the EU “Brexit” referendum vote in the UK: evidence from a two-wave survey. Journal of Applied Social Psychology, 1-67.

Kim, S., Stavrova, O., & Vohs, K.D. (2022). Do voting and election outcomes predict changes in conspiracy beliefs? Evidence from two high-profileU.S. elections, Journal of Experimental Social Psychology.103.